Dido Sotiriyu
Biyografi
Dido Sotiriyu (Yunanca: Διδώ Σωτηρίου Dido Sotiriou, 18 Şubat 1909 - 23 Eylül 2004), Yunan yazardır. Elli Pappa'nın kardeşidir. Çağdaş Yunan edebiyatının önemli yazarlarından biri olan ve Türkçeye ‘Benden Selam Söyle Anadolu’ adıyla çevrilen ‘Metomana Homata - Kanlı Topraklar’ adlı eseriyle dünya çapında üne kavuşan Dido Sotiriyu, 18 Şubat 1909 yılında bir Osmanlı vatandaşı olarak Aydın’ın Şirince kasabasında dünyaya geldi.Çocukluk yıllarını doğduğu yerde, Aydın’da geçiren Sotiriyu; henüz 13 yaşındayken Yunanistan’a, amcasının yanına göç etmek zorunda kaldı ve hem Anadolu’dan hem ailesinden ayrılmış oldu. Küçük yaşta yurdunda ayrı bırakılması ve tutucu ailesi tarafından baskıya uğraması yüzünden eğitime geç başlayan Sotiriyu, ortaokul zamanlarında ‘toplum yasaklarıyla’ karşılaştı.Sol görüşlü ve militan kişilikli Sotiriyu, toplumun koyduğu yasaklara karşı olan ilk mücadelesini ona karşı çıkan ailesine rağmen öğretim üyesi olarak verdi ve hayatı boyunca kadın hakları, insan hakları ve demokrasi için savaşarak bu mücadelesini sürdürdü. 2. Dünya Savaşının baş gösterdiği 1940-1945 yılları arasında Yunan Komünist Partisi üyesi olan Sotiriyu, faşist Alman işgalcilere karşı Yunanistan yeraltı basınında önemli görevler almıştır. Türk-Yunan Dostluk Derneğinin kurulmasında Zülfü Livaneli ve Mitis Teodorakis ile önemli rol oynamıştır. 1962 yılında kaleme aldığı “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” romanı ile 1982 yılında Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk ödülünü almaya hak kazanmıştır. Ülkemizde Tüyap kitap fuarı gibi etkinliklere katılan Dido Sotiriyu, Küçük Asya Bozgunu ve Emperyalizmin Ortadoğu Stratejisi, Yalazalar İçinde, Yıkılıyoruz, Ölüler Beklerken, Elektra, Buyruk ve Ziyaretçiler eserlerinin de yazarıdır.Hayatını evinden uzakta ve savaşın ortasında geçiren Sotiriyu, romanlarının birinde bu işgal yıllarını anlatır: “...İşgal sırasında direniş, ülkemiz için büyük mücadele olmanın ötesinde, tüm halkımızı kapsayan büyük bir harekete dönüştü...Derken toplu göçler, mahpusluklar, sürgünler, kurşuna dizilmeler başladı yeniden...Kurban edilmiş Yunanistan’ın bedenindeki kan kanserleşmeye yüz tutmuştu. İnsanlar, olaylar, sözcükler, ilişkiler allak bullak olmuştu. Güven, yiğitlik, yurtseverlik, vicdan gibi kavramlar darbe yemiş, boyun eğmeyenlerin peşine ateş ve demirle düşülmüştü. Tam bir asimilasyon...Yine de yiğitlik büyüdükçe büyüdü, yüceldi. Binlerce erkek ve kadın korkusuzca infaz mangalarının karşısına dikildi. Boyun eğmemek, halkın mücadelesini, hayallerini boşa çıkarmamak için gençliklerini feda etmekten çekinmediler...”( Buyruk- Beloyannisin Öyküsü)23 Eylül 2004’te, Yunan vatandaşı olarak vefat etti.